Kaçak elektrikle mücadeleye tam gaz devam

Posted by

– Kaçak elektrik kullanımında ne noktadayız? Şu anda mevcut durumu aktarabilir misiniz?

Türkiye’de 2022 sonu itibarıyla kayıp kaçak oranı yüzde 14. Kayıp kaçağın en yaygın olduğu bölge hizmet verdiğimiz Güneydoğu Anadolu Bölgesi. Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Batman ve Şırnak illerine dağıtım hizmeti veren bir kurumuz. 2.2 milyon abonemiz var. İkinci olarak da Doğu Anadolu Bölgesi’nin yüksek kayıp kaçak oranına sahip olduğunu söyleyebilirim. 2013’te özelleştirdiğimizde bu oran yüzde 76’ydı. Biz oranı 2022 sonu itibarıyla yüzde 43’e getirmeyi başardık.

– Peki, nasıl başardınız? Neler yaptınız? Kaçak elektriğin önüne geçmek için neler yapılıyor?

Kullandığımız en büyük, en önemli argüman teknoloji. Bölgemiz yaklaşık 6 milyondan fazla nüfusa sahip ve 2.2 milyon aboneye hizmet veriyoruz.10 yıl önce şirketimizi özelleştirmeyle devraldığımızda, bölgede kaçak kullanım oranının yüzde 76 olduğunu düşünürsek, bunu hızla aşağı çekebilmek için öncelikle teknolojik altyapıda bir değişiklik yapmamız gerekiyordu. Bugün 21 dağıtım şirketi içinde en çok teknoloji yatırımı yapan şirketlerden biriyiz. Önce SCADA sistemleri ile ana şebeke altyapımızı donattık, daha sonra da abonelerimizin ölçü sistemlerini, sayaçlarını dijitalleştirdik. Bugün abonelerimizin 1.1 milyonunu anlık tüketimi ile takip edebiliyoruz. Kaçak kullanıldığı an, sayaçlardan modellemeler aracılığıyla merkezimize veriler geliyor. O verileri analiz eden yapay zeka sistemimiz bize alarmlar üretiyor. Bu anlık haber alma sistemimiz kaçakla mücadelede çok önemli bir avantaj sağladı.

– Hep merak edilir, bilmeyenler için bir kez daha hatırlatalım… Bu kayıp, kaçak elektriğin parası kimden çıkıyor?

Aslında hepimizden çıkıyor. Geçtiğimiz yıl Türkiye genelinde kayıp kaçak oranı yüzde 14 seviyesindeydi ve bu oran kaçak elektrik kullanmayanların üzerinde yük oluşturuyor. Yani vatandaşımız yıllık fatura tutarının yüzde 14’ünü kaçak kullanan abonelerden ötürü fazladan ödemiş oluyor.

– Tarımsal sulamada tablo nasıl?

Öncelikle abonelerimizi şehir merkezinde yaşayanlar, kırsalda yaşayanlar ve tarımsal sulama aboneleri olarak üç grupta topluyoruz. Dijitalleşme projemizi ilk olarak şehir merkezlerinde devreye almaya başladık ve günümüzde bu bölgelerde kayıp kaçak oranımız yüzde 17 seviyelerinde bulunuyor. Kent merkezlerini kontrol altına alırken ve kayıp kaçak oranlarını düşürürken altyapıda iyileştirmelerde de bulunduk. Artık şehirde yaşayan vatandaşlarımız kaliteli enerji kullanarak uzun süreli kesintiler yaşamıyor, kırsal alanda ise yüzde 90 seviyesinde olan kayıp kaçak oranını, uzaktan okunabilir sayaçlarla kısa sürede düşürmeye devam edeceğiz.

Bununla birlikte bölgemizde 100 binin üzerinde tarımsal sulama yapan irili ufaklı çiftçimiz var ve bunların 35 bine yakını büyük ölçekli çiftçiden oluşmakta. Bu çiftçilerimiz neredeyse 200 haneli mahallenin enerjisini karşılayacak büyüklükte trafo kullanıyor. Özellikle elektrik bedeli ödemedikleri için israf söz konusu. Türkiye’de yıllık 15 milyar kilovat saat tarımsal sulama, enerji tüketimi var ve yarısı bizim bölgemizde. Üstelik bu aboneler; damlama, yağmurlama veya pivot sulama dediğimiz israfı engelleyen teknolojilere de çok ilgi duymuyorlar. Salma sulama veya vahşi sulama olarak tabir edilen metot çokça tercih ediliyor. Kısacası sorun bir elektrik dağıtım şirketinin problemi değil, aslında bir sulama problemi olarak karşımıza çıkıyor.

– İklim değişikliği ile beraber su ihtiyacı daha da çok artıyor ve açılan kuyular var. Sizin söylediğiniz vahşi sulama var. Bunlar doğaya ne gibi zararlar veriyor?

Eski adıyla Mezopotamya bölgesi, ülkemizin en verimli tarım arazileri arasında. Birçok bölgede tek ürün yetişirken bölgemizde aynı sezonda üç ürün bile veriliyor. Bu tarımsal potansiyele karşın, yeraltı sularından yüksek elektrik enerjisiyle çekilen sular hem ekonomiye hem coğrafyamıza zarar vermekte. Bu model geleceğimizi tehlikeye düşüren ve sürdürülebilir olmayan bir model. Dolayısıyla yer altından çekilen suların bölgemizde neredeyse yedi yüz metre derinliklere ulaştığını söyleyebiliriz. Bu da ciddi kuraklığa sebep olup yaşam kaynaklarımızı azaltan önemli bir faktör haline geliyor. Ancak bu sınırlı bir kaynak ve yer üstü sularını daha fazla ve verimli şekilde kullanmamız gerekiyor.

– Burada yer üstü sularının doğru dağıtımından bahsediyoruz herhalde?

Yer üstü sularının doğru dağıtıldığı noktalar var ancak bizim bölgemizde bu yeterli seviyede değil. Böylesi bereketli topraklarda yer üstü su kanallarının daha aktif olarak tarıma katkı yapması gerekiyor.

– O zaman aman diyelim şu projeler bir an önce hayata geçsin ve yer üstü sularını çiftçiye ulaştıralım ki yerin altını en azından kurtaralım…

7 yıl önce hayata geçen projede devletimiz bölge çiftçisi için yüzde 75 ile başlayan, her yıl 10 puan azalacak şekilde ilerleyen bir indirim avantajını devreye aldı. Her yıl 10 puan azalacak şekilde verilen teşvik sonunda bölge çiftçisinin modern tarım araçlarını kullanması ve bu esnada DSİ’nin su kanallarını tamamlaması hedeflendi. Ancak maalesef planlandığı gibi olmadı ve çiftçi modern tarıma çok yönelmedi. DSİ de kanal altyapısını tamamen bitiremedi ve sorun kısmen sürüyor. Bugün tüm tarafların hızlı bir biçimde hedefe ulaşması gerekiyor.

– Elektrik dağıtımında yatırım gerekiyor, hizmet gerekiyor. Neler yapıyorsunuz? Ne kadarlık yatırım yaptınız?

2022’nin sonuna kadar ilk 9 yıl 20 milyar liranın üzerinde yatırım yaptık. Bu sene de 8 milyon liranın üzerindeki yatırım bütçemizi tamamlıyoruz. Altyapısını yenilemediğimiz il ve ilçemiz kalmadı. Şimdi kırsalda köy ve beldelerimize yoğunlaştık. Bu yatırımlardaki en büyük kazanım da bölge halkının kaliteli enerji ile buluşmasını sağlamak odu. Kayıp oranını 76’dan 43’ e indirdiğimizde her yıl ülke ekonomisine 1 milyar dolarlık katkı sağlıyoruz.

– Kaçak elektrik tespitinden sonraki süreçte neler yaşıyorsunuz? Bu duruma vatandaşlar nasıl yaklaşıyor?

İlk olarak mahalle baskısından dolayı kaçak elektrik kullanan kesimi hızlıca kazandık. Enerji kalitesinin somut artışını ilk gören ve kaçak elektriğe karşı mücadelemize destek veren ilk kesim de bu grup oldu. Diğer bir kesim ise kaçak enerji tabirini halen bilmeyen ve bunu hak olarak gören bir kesimin varlığı. Örneğin bir teyzemiz bedava elektriğin kaçağı mı olur demişti. Uzun yıllara yayılan bu anlayış, meselenin bir diğer temelini aksettiriyor. Biz bedelsiz hizmet olarak görülen bu anlayışı değiştirmek için çok mücadele ettik. Kaçak elektriğin ne olduğunu, enerjinin bedelli olması gerektiğini kırsala gidip aktaran gezici araçlarımız var. Köylere kadar giderek bu durumu halen anlatmaya devam ediyoruz.

– Bu esnada karşılaştığınız zorluklar neler?

Kurumu ilk özelleştirdiğimizde yaralanan, hatta rehin alınan arkadaşlarımız oldu ve araçlarımıza saldırılar gerçekleşti. Bölgedeki kolluk kuvvetlerinin de desteğiyle mümkün olduğunca mücadele ediyoruz. Bugün kırsal alanda yaptığımız yatırımların yarısına yakınını, kolluk kuvveti desteği olmadan bölgede yapamıyoruz. Yatırımı bile istemeyen bir kırsal abone grubumuz var ama ikna edeceğiz. Bugüne kadar da hep iknayı kullandık ve algıyı yönetmeyi başardık. Bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz.

Ancak tarımsal sulama ağırlıklı kesimden bir bölümü kaçak elektrik kullanımını rant olarak görüyor. Ortalamada en düşük ya da orta seviyede bir çiftçinin yıllık 1-2 milyon liralık elektrik faturasından bahsediyoruz. Elbette bu miktarı ödememek büyük bir rant. Dolayısıyla bize daha şiddetli davranabiliyorlar. Onlarla da tek ve en önemli mücadelemiz enerjilerini kesmek. Çünkü bu bahsettiğimiz kitle yasal yollarla ilgili de tedbir alıyor. Örneğin aboneliği kendi adına değil, annesinin, babasının veya vefat eden dedesinin adına alanlar oluyor. Dolayısıyla bazen yasal zeminde tıkanabiliyoruz. 2024 yılı için çok ciddi kararımız var. Bize yıllardır ödeme yapmayan çiftçimizi uyarıyoruz ve kendilerine mektuplar yazıyoruz.

– Kaçak elektrik sadece cebi değil aslında insan hayatını da ilgilendiriyor değil mi?

Maalesef öyle ve bölgemizde kaçak elektrik kullanan abonenin kendisi, o konuda çalışan, dışarıdan hizmet veren elektrikçilerle irtibata geçiyor. Çok ciddi ölümler oluyor ve bu sayı sürekli artıyor.

– Sürdürülebilirlik konusunda neler yapıyorsunuz?

7 bine yakın çalışanımızla bölgemizin en büyük istihdam sağlayan kurumuyuz. 7/24 anlayışıyla çalışıyor, çalışma arkadaşlarımızın yüzde 95’ini bölge insanımızdan alıyoruz. Kazandığımızı bölge insanımıza harcamayı düstur ediniyoruz. Sadece kaliteli enerji vermekle kalmıyor; kültürel, sportif, eğitim gibi sosyal fayda sağlayacak her alanda birçok projeye imza atıyoruz.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir